Plastik Cerrah, çeşitli sebeplerle oluşan doku eksikliklerinin ya da kas-iskelet sistemini ilgilendirebilen vücut şekil bozukluklarının düzeltilmesi ile uğraşan, bu konuda uzmanlaşmış hekimdir. Tam ismi “ Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi ” dir. Plastik terimi, Yunanca “ plastikos “ kelimesinden gelir ve yeniden şekillendirme, şekil verme anlamını taşır. Plastik Cerrahi, çeşitli sebeplerle oluşan doku eksikliklerinin ya da kas-iskelet sistemini ilgilendirebilen vücut şekil bozukluklarının düzeltilmesi ile uğraşan, bu konuda özelleşmiş tıbbi branştır. Tam ismi “ Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi ” dir. Plastik terimi, Yunanca “ plastikos “ kelimesinden gelir ve yeniden şekillendirme, şekil verme anlamını taşır. Temel olarak rekonstrüktif ve estetik-kozmetik cerrahi olarak iki ana başlıkta toplanabilse de, çok geniş bir alanda çalışılan cerrahi bir disiplindir.
Plastik cerrahinin tarihçesi
Plastik Cerrahi’nin kökeni çok eski devirlere kadar gitmektedir. Bu dönemlerde, yüzde oluşan deformitelerin düzeltilmesi, özellikle burnu kesilen insanlara yeniden burun yapılması ile ilgili cerrahi girişimlere rastlanmaktadır. Ancak yüzyıllar sonra 19. yüzyılda, Plastik Cerrahi’nin temel prensipleri ve teknikleri, yüz dışında diğer bölgelere de uygulanmaya başlanmıştır. El cerrahisi ise daha çok yirminci yüzyılda gelişmiştir. Oluşan doku defektinin onarımında önceleri sadece şekil düzeltmek amaçlanırken, daha sonra işlevin de önemi kavranarak, hem form hem de fonksiyonun düzeltilmesi temel prensip haline gelmiştir.
Günümüzde fiziksel görünümünün, kişinin toplumdaki sosyopsikolojik dengesinde önemli bir rol oynadığı kabul görmektedir. Bunun sonucu olarak tüm dünyada, estetik operasyonlar gitgide popülerlik kazanmaktadır. Mutlak bir gereklilikten çok, insanların “ daha güzel olma ” amacı ile yaptırdıkları operasyonlar, son 8 yıl içinde % 27 oranında artmıştır. 2007 yılının estetik cerrahi bütçesinin 13 milyar dolar civarında olduğu tahmin edilmektedir. Özellikle kadınlar arasında, göz etrafındaki kırışıklık ve sarkmalara yapılan müdahaleler birinci sırayı alırken; boyun-gıdı, burun ve meme ameliyatları sonraki sıralarda yer almaktadır.
Göz kapaklarındaki problemler
Yaşlanma belirtileri genelde ilk olarak göz kapaklarında sarkma ile kendini gösterir. Dolayısıyla gençleşme operasyonlarının birincil konuları arasındadır. Üst göz kapağına yapılan müdahaleler 2 grupta toplanır. Ya direkt bir kesi ile deri açılır ve altındaki sarkık kas ve yağ dokusu biçimlendirilir ya da indirekt olarak, alın ve şakak bölgelerinden yapılan gizli kesilerle gerdirme yapılarak, göz etrafı ve kaş bölgeleri şekillendirilir. Göz altı torbalanmaları ve sarkmaları ise, alt göz kapağının göz içine bakan kenarından yapılan ince kesilerle doku içine girilerek tedavi edilir.
Kırışıklıklar ve skarlar
Son zamanlarda kırışıklık, sivilce skarları, çene veya alında yaşla artan pürüzlü görünümlerin tedavisinde; yüz gerdirme gibi ağır cerrahi prosedürlerin yerine, doku içine deriyi gençleştirici ve dolgun bir görünüm sağlayıcı kollajen ve hiyalüronik asit gibi maddelerin enjeksiyonu tercih edilmektedir. Kollajen uygulamasının güvenliği için, 3 hafta ara ile, 2 adet alerji testinin yapılması gerekir. Tek olumsuz yanı ise, etki süresinin 3 ay – 1 yıl ile sınırlı olmasıdır. Enjekte edilecek her madde farklı deri tabakalarında etkili olduğundan, bu işlemin her zaman ehli ve deneyimli uzmanlarca yapılması önerilmektedir.
Alın, yanaklar, elmacık kemikleri ve boyun
Yaşlanma ile beraber bu bölgelerde sarkmalar oluşması halinde, estetik cerrahlar genelde gerdirme operasyonlarına başvururlar. Son zamanlarda deri yüzeyine yapılan müdahalelerden çok, cilt altı dokusunun yeniden yapılandırılması üzerinde durulmaktadır. Bu tip ameliyatlar sonrasında, iyileşme genelde 1-2 hafta içinde gerçekleşir.
Meme ameliyatları
Ya çok irilik, ya da çok küçüklük, bazen sarkıklık, bazen asimetriklik olmak üzere, meme sorunları kadınlarda plastik cerrah başvuruları arasında ön sıralarda yer almaktadır. Ancak bunların içinde de ilk sırada, komplekse yol açmaları ve ağırlıktan dolayı sırt ağrıları ve postürel değişikliklere sebep olmalarından dolayı aşırı büyük göğüsler izlenmektedir. Bu durumda uygulanan meme küçültme operasyonlarında 3 temel prensip mevcuttur:
-Bırakılan meme dokusunu besleyecek damar yapısı yeterli olmalıdır.
-Dikiş izleri memelerin görünmeyen bölgelerinde yer almalıdır.
-Simetrik ve estetik bir görünüm için, kişinin beden yapısı göz önünde tutulmalıdır.
Genel anestezi altında uygulanan ameliyat sonrasında, birkaç ay boyunca kırmızı renkte, birkaç yıl boyunca da beyaz renkte skar dokusu gözlenir.
Normalden küçük memeli veya meme kanseri nedeni ile opere edilmiş hastalar da yine plastik ve rekonstrüktif cerrahinin ilgi alanları içindedir. Bazı ülkelerde, yan etkilerinden dolayı silikon ve hidrojel içeren protezler artık tercih edilmemektedir. Bunların yerini, meme dokusu ve pektoral kas arasına yerleştirilen ve serum fizyolojik içeren protezler almıştır. Genel anestezi altında gerçekleştirilen ameliyat sonrası, en az 2 gün boyunca hastanede yatış önerilmektedir.
Karın, kalça ve bacaklar
!979’ da, Plastik cerrah Doktor İllouz tarafından “ liposuction “ uygulamaları gündeme getirilene dek, karın yağlarının cerrahi olarak alınması; ağır yan etkileri, manipülasyon zorlukları ve pubis üzerinde geniş bir kesi açılması gerektiğinden dolayı pek tercih edilmemekteydi. Liposuction, değişik vücut bölgelerinde küçük kesiler yapılarak ve buralardan ince kanüllerle cilt altına girilerek, yağ dokusunun lokalizasyonuna, miktarına, kişinin cilt cinsine, kasların biçimine göre, vakumlu bir sistemle fazla yağların çekilmesidir. Epidüral veya genel anestezi altında gerçekleştirilir. Müdahale edilen bölgelere, genelde 1 ay süre ile baskı yapacak bandajlar uygulanır. Morluk ve hassasiyetlerin tamamen iyileşmesi bazen 3 – 6 ayı bulabilir.