Diş bakımı nasıl yapılır?

Diş bakımı nasıl yapılır?

Keskin sınırlı dudaklar,
Parıldayan bembeyaz dişler,
Kendine güvenli, doğal, ancak iddialı bir gülümseme…

Yapılan araştırmalarda; yüz güzelliği konusunda ankete katılanların % 80’ i, ilk sırada gözler, ikinci sırada ise dudaklar ve dişlerin dikkatlerini çektiğini ifade etmişler. Amerika’da, diş ve dudak müdahalelerinin, estetik operasyonlar arasında ilk sırada olduğunu ve de rujların, tüm dünyada en çok satılan kozmetik olarak yerini koruduğunu bildiğimiz zaman, bu anket sonuçları pek de garip gelmiyor.

Tüm bunlar ne demek oluyor? İşte kozmetik dünyası, size daha cazip bir gülümseme kazandırmak için emrinizde: Diş temizleme ve parlatma macunları, tozları. Elektrikli formları bile mevcut, çeşitli özellikte diş fırçaları, diş ipleri, diş kürdanları, gargaralar, pırlanta veya imitasyon taş uygulamaları, ortodontik tedaviler, protez uygulamaları, lazerle beyazlatma seansları…

Ancak öncelikle, dişlerimizi en sağlıklı ve doğal biçimde korumak için yapmamız gerekenlere bir göz atalım isterseniz…

Klasik Diş Bakımı 

Diş Fırçalama

Doğru teknikle, düzenli diş fırçalama, ağız ve diş bakımının temelini oluşturur. Düzenli diş fırçalama, günde en az iki kez diş fırçalamaktır: Sabah kahvaltıdan sonra ve geceleri yatmadan önce. Alt ve üst çeneler, birbirinden ayrı olarak fırçalanmalıdır. Doğru diş fırçalama tekniği, fırçanın her iki çenede de, diş etinden dişe doğru yönlendirilmesini önerir: Tek yönlü süpürme hareketi. Fırça, ağız içinde sırasıyla, tüm dişleri dolaşmalıdır ve fırçalanmayan diş yüzeyi kalmamalıdır. Ayrıca dişlerin çiğneme yüzeyleri, ileri geri fırça hareketi ile temizlenmelidir. Dilin üst yüzeyi de mutlaka fırçalanması gereken bir bölgedir. Dil, pütürlü yüzeyinden dolayı, ağız kokusuna neden olan çok sayıda bakteriye barınak oluşturur. Bu bakteriler, en çok dilin boğaza yakın (sırt) kısmında bulunurlar. Bu nedenle, dilin geriye doğru olan bölgeleri de fırçalanmaya çalışılmalıdır. Mide bulantısı refleksi olan hastalar, nefes verip, tekrar nefes almadan fırçayı mümkün olduğunca geriye götürüp fırçalamalıdırlar. Zamanla bulantı refleksi azalacaktır. Diş fırçası kullanımdan önce ıslatılmamalıdır ve üzerine nohut büyüklüğünde diş macunu sürülerek fırçalanmaya başlanmalıdır (Macun reklamlarındaki gibi tüm fırça yüzeyini kaplayacak şekilde değil). Tüm diş yüzeyleri tarif edilen şekilde fırçalandığında, zaten ideal olan iki-üç dakikalık diş fırçalama süresi tamamlanmış olur.

Diş ipi kullanımı

Diş ipi, dişlerin ara yüzeylerini temizlemek için en etkili araçlardan biridir. Önemli olan, sabırla günde en az bir kere ve genellikle gece yatmadan önce bu işlemi gerçekleştirmektir. Orta parmaklara sarılan ipek diş ipi, baş ve işâret parmaklarıyla yönlendirilir. Dişlerin arası, diş ipini yukarıdan aşağıya doğru hareket ettirerek temizlenir. Sağ ve soldaki dişin yüzeyi bu şekilde temizlendikten sonra, ipin temiz bir bölümü, orta parmaklardan birine sarılarak, geriye kalan temiz ip parçasıyla sonraki diş araları temizlenir. Böylece, dişlerin birbirine bakteri transferi önlenmiş olur.

Eğer diş ipi diş aralarına girmiyorsa, bunun genellikle üç anlamı olabilir: Dişler arasında diş taşı olabilir, dişlerden birinde çürük olabilir, dişlerdeki dolgularda kırılma/çatlama olabilir.

Su ile gargara

Su, ağız sağlığı için yeryüzündeki en yararlı maddelerden biridir. Su ile gargara, su içmek ya da ağza su alıp tükürmek demek değildir. Suyun, ağız içinde her bölgeye değecek şekilde dolaştırılmasıdır. Su ile gargara, günümüz insanının, yoğun temposu ve temizlik alışkanlığına dönük gönülsüzlüğünü yenmesi için, en iyi çarelerden biridir. Yediğimiz içtiğimiz her şeyden sonra, mümkünse ağzımızı su ile çalkalamak ağız sağlığı için yararlı olacaktır. Kişi, yanında küçük bir şişe su dolaştırarak bu alışkanlığı edinebilir. Ilık su içine katılmış bir çay kaşığı tuz gargarası ise, ağızdaki bakteri florasını azaltır. Ayrıca diş etleri ile dişler arasındaki ödem miktarını azaltarak, diş etlerinde sıkılaşma sağlar.

Renklendiricileri engelleme

Günümüz dünyasında, diş hekimliğinin ve ağız-diş sağlığının en önemli düşmanı renklendiricilerdir. Sigara-tütün kullanımı, çay, kahve türleri, kola vb. içecekler, çikolata vb. şekerlemeler ve birçok ürün dişleri olumsuz etkilemektedir. Kullanıyorsanız, her türlü tütünlü içeceği filtreli ağızlıkla içmek önerilir. Çay ve kahvenin açık tüketilmesi, kola ve içeceklerin hafif (light) ve açık renkte olanlarının içilmesi tavsiye edilir. Çikolata ve şeker tüketiminden sonra ise, su ile kuvvetlice ağzın çalkalanması ve mümkünse dişlerin fırçalanması önemlidir.

Düzenli diş hekimi kontrolü

Diş fırçası üç ayda bir değiştirilmelidir. Islak kalan fırçada, mikrop üremesi kolaydır. Aynı anda en az 3 fırça kullanmanız, yararınıza olacaktır. Diş fırçalarınızı, başkalarının fırçalarından ayrı yerlerde tutmalısınız. Banyo aynasında, cüzdanınızda vb. gözünüze yakın yerlerde; sizi ağız bakımı konusunda motive eden işaret ya da simgeler bulundurabilirsiniz. Altı ayda bir diş hekiminize kontrole gitmeniz, diş sağlığınız için önemlidir.

Çocuklarda diş bakımı

Çocuklarda 20 adet süt dişi vardır. Süt dişleri, bebeklik döneminde ebeveynler tarafından temizlenmeli; daha sonraları ise, çocuklara diş fırçalama alışkanlığı kazandırılmalıdır. Süt dişlerinin sağlıklı olması, en az sürekli dişlerin sağlığı kadar önemlidir. Süt dişlerinin nasıl olsa düşecekleri düşünülüp, oluşan çürüklerin tedavi ettirilmemesi, bu dişlerin vaktinden önce kaybedilmesine yol açabilir. Bu da daimi dişlerin diziliminin bozulmasına ve ortodontik tedaviye gereksinim duyulmasına neden olabilir. Tedavisi mümkün olmayıp çekilmesi gereken süt dişlerinin yerine, “yer tutucu” adı verilen apareylerin takılması ile, ileride oluşabilecek ortodontik bozukluklar önlenebilir. Tedavi edilmeyip uzun süre ağızda kalan süt dişlerinin kök ucunda oluşabilecek iltihap, çocuğun genel sağlığını etkileyebileceği gibi, bunların altında bulunan daimi dişlere de zarar verebilir.

Çocuklarda diş çürüklerini en aza indirmek için öneriler

Çocuklara, günde iki kez diş fırçalama alışkanlığı edindirilmeli. Aşırı şeker tüketimi önlenmeli, şekerli yiyecekler yemek aralarında değil, yemekten hemen sonra verilmeli. Özellikle emzik ya da biberon; şeker, bal ve reçel gibi gıdalara batırılmamalı; gece uykuda biberonla verilen süte bal, şeker katılmamalıdır. Çürük oluşumunu engellemeyi amaçlayan koruyucu diş hekimliği yöntemlerden birisi de, “Fissure Sealant” uygulamasıdır. “Fissür örtücü”, genellikle 6 yaşından itibaren çıkan daimi büyük azı ve daha sonra süren küçük azı dişlere uygulanır. Uygulamanın yapılacağı dişte, dolgu veya çürük olmaması gerekir. Diğer bir yöntem de topikal florür uygulanmasıdır. Florür, çürüğe karşı direnç artıran bir maddedir. Yüzeyel florür uygulaması, sistemik kullanıma göre daha etkilidir. Bunların dışında önemli bir nokta, çocuğun erken yaşlardan itibaren diş hekimine götürülerek, ortamı tanımasının ve diş hekiminden korkmamasının sağlanmasıdır. Düzenli aralıklarla yapılacak diş hekimi ziyaretleri, sağlıklı dişlere sahip olmanın önemli bir şartıdır.

Hamilelikte dişler

Hamilelik döneminde kadınların tüm vücudunda olduğu gibi, dişlerinde de bir takım değişiklikler meydana gelir. Diş taşı oluşumunu arttıran bu değişim, hamilelik döneminde östrojen ve progesteron salgılarının artmasına bağlıdır. Eğer önlem alınmazsa, diş taşları dişeti iltihabına neden olur. İltihaplanma sonucu dişetleri kızarır, şişer, hassaslaşır ve sık sık kanama meydana gelir. Eğer müdahale edilmezse, ağız içinde kist oluşmasına dahi yol açar. Bu kistler normalde kendiliğinden yok olur, ama çiğnemeyi ve dişlerin sağlıklı bir şekilde fırçalanmasını engellerse, diş hekimi operasyon kararı alabilir.

Hamilelik döneminde, diş eti iltihaplanmasına karşı alınabilecek en etkili tedbir, ağız ve diş sağlığına özen göstermektir. Bunun için dişleri günde en az iki kez ve mümkünse her yemekten sonra fırçalamak gerekir. Bu dönemde iyi beslenme de dişler için çok önemlidir. Özellikle hamilelikte daha sağlıklı ve güçlü dişler için, C ve B 12 vitaminlerinin bol bol alınması gerekir. Ayrıca, hamilelik döneminde diş hekimine daha sık kontrole gitmek, diş taşı oluşumuna erken müdahale edilebilmesini sağlar. Dolayısıyla, dişetlerinde olası bir iltihaplanmanın ve daha ileri boyutlarda kist oluşumunun önüne geçilebilir. 

Hamilelikte bebeğin diş gelişimi, 5. ve 6. haftalarda başlar. Ağız ve diş sağlığı açısından, tüm hamilelik döneminde, A,C,D vitaminleri ile fosfor ve kalsiyumdan zengin temel yiyecekler olan meyveler ve sebzeler, tahıllar, süt ve mandıra ürünleri ile et, balık ve yumurta dengeli olarak alınmalıdır. Şeker mümkün olduğu kadar tüketilmemeli (özellikle yemek aralarında), kurutulmuş meyve ve karamel gibi yapışkan şekerli yiyeceklerden kaçınılmalıdır.

Hamilelik kabaca üç dönemde incelenir: 

İlk üç aylık dönem: Bu dönem bebeğin çok hassas olduğu bir dönemdir. Gereksiz müdahaleler düşüğe sebep olabilir. Fakat ağrıya sebep olan ve/veya müdahale edilmediği takdirde, daha çok zarara neden olabilecek durumlarda; diş çekimi, kanal tedavisi gibi aciliyeti olan vakalarda, çekinmeden diş hekimine gidilmelidir. Diş hekimi, en azından bebeğe zarar vermeyen ilaçlarla tedaviyi sağlayacaktır. Diş hekimliğinde kullanılan röntgen ışınlarında, radyasyon çok az olsa da, bu evrede kullanılmaması tercih edilmektedir. 

İkinci üç aylık dönem: Bu dönem, hamilelik sonuna kadar ertelenmesi uygun olmayan, diş çekimi, dolgular, kanal tedavileri vb. pek çok tedavinin yapılması için, en uygun olan dönemdir. 

Üçüncü üç aylık dönem: Bu dönemde, bebek anne karnında oldukça büyümüştür ve doğum yaklaşmıştır. Aynen ilk üç aylık dönemde olduğu gibi, acil tedaviler dışında diş hekimi müdahale etmeyecektir. 

Emzirme Döneminde Dişler

Emzirme döneminde, anne süt verdiğinden, protein, kalsiyum ve de sıvı ihtiyacı artar. Bu esnada yetersiz kalsiyum alınması ile, dişleri çevreleyen kemik dokularda da zayıflıklar ve destek doku yitimi görülebilir. İşte bu yüzden, emziren anneler ya doğal gıdalar vasıtası ile ya da kalsiyum preparatları kullanarak, fazla kalsiyum gereksinimini karşılamalıdırlar. Bunun yanında, diş problemleri çıktığında, emziriyorlarsa, genelde diş hekimine gitmek istemezler; çünkü yapılacak uygulama sırasında kullanılacak ilaçların süte geçmesinden endişe duyarlar. Ancak, amalgamlı dolgu uygulaması hariç, diğer diş hekimliği manipülasyonları ( kozmetik uygulamalar, diş çekimleri, protez uygulamaları…), emziren annelere problemsiz şekilde uygulanmakta ve de anne, emzirme sürecine herhangi bir ara vermek zorunda kalmamaktadır. 

Menopozda Dişler

Menopoz, kadınların yaşamında oldukça önemli bir süreçtir. Bu dönem sırasında, kadınlarda hormonal ve psikolojik değişiklikler olabilmektedir. Doğal olarak bu etkileşimden, ağız dokuları ve dişler de paylarını almaktadır. Menopoz esnasında, kadınlık hormonu “östrogen” seviyesinde ciddi bir düşüş görülür. Östrogen, kadınlık hormonu olduğu gibi, aynı zamanda kalsiyumun emilmesi için gerekli olan bir maddedir. Noksanlığı, kemikteki kalsiyum seviyesinin düşmesine neden olur; dolayısıyla kemik erimelerine, yani “osteoporoz” a yol açar. Kemik erimesi vücuttaki tüm kemiklerde görülmektedir. Dişi çevreleyen kemik dokusunda oluşan erime; bazen dişlerin destek dokularını yitirmeleri ve sonuçta dişlerin sallanarak kaybedilmesi ile sonuçlanabilmektedir. Menopoz döneminde, yüksek oranda kalsiyuma ihtiyacı mevcuttur (1200 mg/gün). Günlük diyet ile, bu miktarda kalsiyum alımı mümkün değildir. Bu nedenle, hekimler tarafından, kalsiyum preparatları ve D vitamini kullanılması önerilmektedir. Menopoz nedeni ile değişen kalsiyum dengesini tekrar kurabilmek için, aynı zamanda hormon terapisi de uygulanmaktadır.

Menopoz döneminde ağız ortamında oluşabilecek diğer değişiklikler:

  • Ağız kuruluğu (kserostomia)
  • Ağızda hassasiyet
  • Ağızda ağrı ya da yanma hissi
  • Diş fırçalama sonrası ağızda yanma (özellikle “sodium lauryl sulfates” (SLS) içeren diş macunları kullanıldıktan sonra)
  • Tat alma duyusunda değişiklik
  • Çene kemiğinde erime

Menopoz döneminde geleneksel diş tedavilerinde özellikle dikkat edilmesi gereken bir durum yoktur. Ancak implant uygulamalarında, implantın kemik ile osteointegrasyonunun sağlanabilmesi için, kemik yapımının normal olması gereklidir.

Pratik bilgiler

Dişlerinizi beyazlatmak için, 1 tatlı kaşığı karbonatı, bir tutam tuzla karıştırarak içine birkaç damla sirke ekleyin. Diş fırçanızın üzerine sürerek, dişlerinizi fırçalayın.

Tuzlu suya zeytin koyarak bir müddet bekletin ve daha sonra bu suyla gargara yapın. Diş etleriniz güçlenecek ve diş eti kanamanız varsa ortadan kaldıracaktır.

Dişlerinizi beyazlatmak için asla limon suyu kullanmayın. Dişlerinize yarardan çok zarar verirsiniz. Havuç, brokoli ve salatalık gibi sebzeler doğal diş temizleyicileridir.


Doğal diş beyazlatıcıları: 

Karbonat: Bilinen en popüler doğal diş beyazlatma malzemesidir. Dişleri beyazlatmasının yanı sıra ağızdaki bakterileri ve diğer mikroorganizmaları öldürür, ağızdaki plak tabakasını (diş taşı) temizler.

Sofra Tuzu: Karbonat kadar güçlü olmasa da, sofra tuzu da bilinen diş beyazlatıcılar arasındadır. Ağızdaki bazı mikroorganizmaları öldürür. Anti bakteriyel özellikleri olmasına karşın, tüm bakterileri temizlemez. Yoğun konsantrasyonlu kullanımlarda, diş eti iltihabındaki ödemi azaltıcı etkisi vardır. 

Gliserin: Gliserinin fazla bilinmeyen anti bakteriyel etkisi vardır. Bakterilerin bulunduğu bir çözeltiye bir damla gliserin damlatıldığında, ortamdaki tüm mikroorganizma faaliyetlerinin durduğu görülmüştür. 

Diş beyazlatma


Diş beyazlatma, dişlerin yapısındaki renklenmeleri ortadan kaldıran bir işlemdir. Diş renklenmelerinin çeşitli sebepleri olabilir. En yaygın nedenleri, kahve , çay, kola ve sigara gibi leke yapıcı maddelerin kullanılması; travma, yaşlılık, tetrasiklin kullanılması, eski tip diş kaplamaları, sinir dejenerasyonu vb. gibi nedenlerdir. Diş beyazlatma işlemi, uygun şekilde ve diş hekimi kontrolünde yapıldığında, diş ve diş etlerine zararsızdır. Ancak tedavi sırasında dişlerde hassasiyet (özellikle soğukta), dişetlerinde kızarma ve hassasiyet meydana gelebilmektedir. Fakat bu geçicidir ve tedavinin bitimiyle birlikte, birkaç gün içinde bu şikayetler ortadan kalkmaktadır. 

Ağartma işlemi için iki yöntem vardır: 

Ev ağartması (home bleaching): Bu yöntemde; hekim ağızdan ölçü alır, bunlara uygun kalıplar hazırlanır. Hasta, bu kalıbın içerisine ilacı yerleştirerek, dişlerin üzerine takar (en az 6-8 saat ve tercihen uykuda). İşlem, dişin rengine bağlı olarak 1-4 hafta içinde biter. 

Office bleaching: Bu uygulama, muayenehanede hekim tarafından yapılan ağartmadır. Hekim ilacı dişler üzerine uygular; ışık kaynağı kullanılarak dişlerin beyazlaması sağlanır.Yine dişlerin durumuna göre, bir veya bir kaç seansta dişler beyazlar. 



Share

Bir yanıt yazın