Yapılan araştırmalar, kozmetik uygulamaların insanların yaşam kalitesinde fiziksel, psikolojik ve sosyolojik açılardan olumlu gelişmeler yarattığını düşündürmektedir. Kişinin iyilik, yani “hasta olmama durumu” olarak tanımladığımız hali, artık sadece fiziksel değil, bir bütün olarak sosyal ve de ruhsal yönleriyle de birlikte algılanmakta ve bu üç etmenin birbirleriyle devamlı etkileştiği kabul görmektedir.
Bu bağlamda, yaşam kalitesi veya tam bir iyilik hali denildiğinde, cinselliğin rolünü yadsımamız pek mümkün değil…Cinselliği, böylesi bir çerçeve içinde, yalnızca seksüel ilişki olarak değerlendirebilir miyiz? İnsan yaşamının devamını sağlayan temelde belki de en önemli içgüdüyü; Ferhat’ a dağlar deldiren, Mecnun’ a çöller aştıran, Paris’ i ayartıp Truvalı Helen’ in kollarına düşüren o vazgeçilmez heyecanı görmezden gelebilir miyiz? Pek tabii ki hayır…
Her ne kadar biz tıp insanları biraz daha maddesel veya organik düşünsek de; kişinin kendini iyi hissetmesi ve güzel bulması arasında sıkı bir ilişki mevcut… Kimileri inkar eder, ancak beğenilmek, çekici bulunmak veya yalnızca aynada bakımlı bir görüntü, her birey için mutluluk verici bir hadisedir. Hele de aşk söz konusu olduğunda…
Problemsiz bir cinsel yaşam için, öz güven duygusu en vazgeçilmez unsur. Kozmetik dünyası ise tüm yeteneklerini kullanarak, kimimizi botoksla gençleştirip, kimimizi afrodizyak parfümlerle daha bir çekici kılıyor; bazımızı bronzlaştırıp, bazılarımızın sivilcelerini veya lekelerini kamufle ediyor ; kısacası öz güvenimizin artması için elinden geleni ardına koymuyor. Eh artık biz de kendimizi fazla kasmayıp kalıbımıza uygun bir şeyler deneyelim, ne dersiniz ?
Ben şu nemlendirici losyondan alayım lütfen…
Sen de şu kiraz rengi rujdan kullansan, sevgilin bayılacak bence…
Aman güneş koruyucusuz çıkmayın dışarı…